Ohş Dost Bunlar :

Cumartesi, Temmuz 31

Erken Uyanış

Ulan ne enteresan adamım ben ya,aklıma bişeyler geldiğinde hep balkonda,sıcaktan apışmış,altta şort,saat 2:00-3:00 arasında boş karanlığa ve Ankara'nın inanılmaz sessizliğinde kaybolmuş oluyorum...

Dün bilgisayar başındayken,dedim ki kendi kendime,"Siktir balkona!" akabinde gene kendime "Peki" dedim.Çıktım.

Ulan nerden gittim nasıl geldi aklıma bilmiyorum...Taaa Birinci (1.) Sınıfaİlkokul birinci sınıf hani anaokulundan sonra gelen gittim...

Sınıfta ilk okuma yazmayı sökenlerden biri bendim,belkide bunun için sınıf başkanıHiç demokratik bir seçim olmamıştı örtmen hemen başkan sensin demişti seçilmiştim.Neyse efendim.

İlk gezimize gidicez tabi nasıl heyecanlıyız...Neyse gezinin olacağını öğrendiğimiz gün örtmen dedi ki;

-"Berk yarın herkes sana dilekçeO ney ki acaba? Ozaman ne biliyim lan getiricek onları topla bana getir kimse unutmasın,sende unutma." dedi.

Bende he dedim.Ertesi günün ilk tenefüsünde benim sırada bi hareketlilik var öyle böyle değil çöp kutusu gibi oldum(Hani böyle tüm sınıf birikir kalemin ucunu böyle iğne gibi yaparlar falan).Ulan noluyo dememe kalmadı herkes önüme beyaz bi kağıt koyup gidiyor.Sonradan hatırladım kendiminkinide araya sıkıştırıp örtmenime vermeye gittim...Verdim,tenefüste kovalamaca oynayacağımız için koştur koştur çıktım.

Ders zili çalıncada tekrar koştur koştur sınıfa döndüm.Öğretmen yanına çağırdı beni,gittim tabii ozamanlar asilik ne bilmem.

Elinde ufak,kare,not defterinden koparılma bir küçük kağıt vardı..

-"Bu ne?" diye sordu.
Bende
-"Ne o?" dedim.

-"Böyle dilekçe mi olur?,Ne bu kim bunun sahibi?!" dedi.
Bende;
-"Üstünde illaki yazıyordur" dedim.

Evet dedi.

İsmine gerek yok ama biz bişeyler uyduralım...Ayşe olsun adı çağırdı babanı çağır yarın dedi.

Bundan sonrasını ben bildiğiniz casusluk yaparak dinledim,ilk başta gene koşuyordum ama babasını görünce ister istemez durdum çünkü ona çarptım....

Kapının önünde konuşuyorlardı bende arkasındaydım kapının.

"Kızın elbiseleri hep büyüktü hep merak ettim ama hiç anlamamıştım meğer ablası öğlenci o sahçıymış ve ikiside aynı elbiseyi giyerlermiş...
Kızı okuldan alacak kimse yokmuş baba sabahtan akşama kadar işte,anne ise gündelikçiymiş...O kız toplam 1800 metre yürüyordu hergün 7 yaşındaki ufak bacaklarıyla.
O küşük kağıda gelince ay ortası olduğu için bütün faturalar ve erzaklar alınmış ve 5 kuruşları bile kalmamış..."

Ben böyle şeylerle karşılaşıp kafayı daha o yaşlarda taktığım için böyle oldum moruk!!

2 yorum: